14 Ekim 2016 Cuma

Reply 1988

Cemal Süreya'nın Fotoğraf isimli bir şiiri vardır... Son iki dizesi aslında tam da Reply 1988'i anlatır.
Güzel anılar gibi hüzünlü
Hüzünlü şarkılar gibi güzel
90'lar çocuklarının sadece son demlerine şahit olabildiği, artık var olmayan bir yaşam biçimine biraz ağıt, biraz da sevgi dolu bir mektup Reply 1988.

Gece yatağa uzanıp radyoda en sevdiği şarkının çıkmasını bekleyen, kamyon peşinde koşan, toplandıkları evde kiraladıkları kaseti izlerken saatin altıyı vurmasıyla kapıya çıkıp onları eve çağıran annelerinin sesiyle hemencecik ayaklanan, komşudan komşuya yemek taşımaktan bir türlü sofraya oturamayan gençlerin ve binbir türlü zorlukla onları yetiştiren ailelerinin öyküsü bu. İlk aşkların ve yirmi beş yılı devirmiş evliliklerin, ilk kalp kırıklıklarının ve geçen yıllara rağmen acısı geçmeyen yaşanamamışlıkların, beraber büyümenin ve beraber yaşlanmanın, aslında bir aile olmuş beş ailenin, küçücük bir sokağa sığan kocaman kalpli insanların öyküsü...


Hikayeyi fakir bir ailenin ortanca çocuğu olmanın zorluklarıyla büyümüş bir genç kız olan Deok Sun'un ağzından dinliyoruz. 70'lerde Kore'de bebek doğumlarında ani bir artış olmuş ve bu patlama hikayenin geçtiği Ssangmundong mahallesini de es geçmemiş, aynı yaşta dört arkadaşın dünyaya gelmesine neden olmuştur. Soğuk mizaçlı ama altın kalpli Jung Hwan, sürekli başına bela açan ama bilge ruhlu Dong Ryong, her annenin damadı olmasını isteyeceği Sun Woo... Bu dört yaramaz çocuğa annesinin ölümünden sonra babasıyla mahalleye taşınan sessiz ve ürkek Taek katılır. "Mahallenin, sadece zaman ile arkadaşlık yaratma gücü vardır," diye anlatır Deok Sun. "Böylelikle dörtken beş olduk."

Deok Sun ve arkadaşları Taek'in odasındaki ufak dünyalarında sonsuza kadar orada olacaklarmış gibi gençlik günlerini geçirirlerken, yavaş yavaş ilk aşkı keşfetmeye başlarlar. İlk kıskançlıklarını, ilk kalp kırıklıklarını da diğer her ilkleri gibi birbirleriyle yaşarlar. Ancak günün sonunda birbirlerinin üstünü örtüp, aynı tencereden yemek yiyip, aynı yorganın altında Dirty Dancing izlemek diğer her duyguya ağır basar. Çünkü Deok Sun'un dediği gibi birisini sevmek, ondan ne kadar istersen iste nefret edememektir...


Gençliğin olduğu kadar ailenin de hikayesi Reply 1988. Farklı farklı dertlerle boğuşan üç anne, sokakta fasülye ayıklayıp içlerini dökerken; babalar da içki masasında sorunları hariç her şey hakkında konuşarak ayakta kalırlar. Ailelerini korumak için taktıkları maskeler, yaptıkları fedakarlıklar, bazen ne kadar kısarlarsa kıssınlar ödenmeyen faturalar aynı sofrayı paylaştıklarında gözlerine daha ufak görünmekte, yürekleri daha hafif yataklarına dönmekte hepsi.

Her bölüm bu kocaman ailenin başından geçen olayları izlerken, mahallenin bir parçası hissetmekten alıkoyamıyor insan kendini. Mahallenin en küçüğü Noel Baba'ya tekrar inansın diye kar yağmayan bir günde kardan adam yapmaya çabalalarlarken onlarla birlikte panik yapıyor, kızını eyleme gitmesin diye odasına kilitlerken eylemdeki gençleri polisten kurtaran bir babanın çaresizliğini paylaşıyor, lotoyu tutturup zengin olduktan sonra ne alırsa tüm mahalleye alan bir kadının gönlünün zenginliğine minnet duyuyor, ailelerine yakalanmaktan korkan gençlerin ürkek öpüşmeleriyle kalbinizin küt küt attığını hissediyorsunuz.


Reply 1988, gücünü hayatın sıradanlığının olağanüstülüğünden alıyor. Belki de televizyonlarımızda büyük patlamaların ve yer gökleri inleten ilan-ı aşkların olmadığı bir zamanı anlattığı için, kendisi de aşırılıktan uzak. İlk defa aşık olan bir gencin gözlerindeki parıltı kadar naif, bir annenin çocuğunun karnı doysun diye atladığı öğün kadar kıymetli, anne ve babalarımızın da ailelerinin çocukları olduğunu ilk fark ettiğimiz an gibi çarpıcı.

İlk bölümden boğazınızı düğümleyen, yirmi bölüm boyunca hayatın her döneminden sizi geçiren, her duyguyu hissettiren Reply 1988; buruk bir vedayla ayrılıyor aranızdan. Ssangmundong'dan ayrılırken, gençliğe de, hayatın ilklerine de veda ediyorsunuz...

"Şimdi oralar hep apartman olmuştur," diyor Deok Sun günümüzde. "Geri dönüp görecek hiçbir şey yok."

Herkes mutlu olmasına rağmen, buruk ayrılıyorsunuz diziden. Hiç yaşamadığınız bir mahallenin yasını tutuyor, geri gelmeyecek günleri özlüyorsunuz. Ama belki de dizide de çalan 80'ler şarkısı "Endişelenme Canım" (걱정말아요 그대)'da söylendiği gibidir. Geçmiş, geçmişte kaldığı zaman anlamlıdır.

Yüzünde gülümsemeyle ayrılmak isteyenler ise aşağıda Ssangmungdong çocuklarının kapı kapı yemek taşımalarını izlesin mutlaka. Ben tekrar tekrar izleyeceğimi biliyorum...

3 yorum:

  1. Ne kadar güzel anlatmışsınız..İzledikten sonra yaşınız kaç olursa olsun özlemle dolduruyor insanı Reply serisi. Sanki bir mahallenin bir ailenin parçası olmuşsunuz, dönüp dönüp o anları yad ediyor gibi. Siz yazıyı yayınlayalı uzun zaman olmuş ama bu güzel yorum, yorumsuz kalsın istemedim. Elinize sağlık~~

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İçten yorumunuz için çok teşekkür ederim. Gülümsetti. :) Beğenmenize çok sevindim. Tekrar izlemek istiyorum ben de, özledim mahalleyi.

      Sil
  2. Merhaba Yuna. Sana sormak istediğim bir şey var.Yanıtlarsan sevinirim.Reply1988 dizisinde çalan bir şarkının adını merak ediyorum. Hani şu sözlerinde MAREYOV kelimesi geçiyor.Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil