Fonda müzik isterseniz...
- en değerli şeyler
Hissetmek Chi Hoon için hiçbir zaman kolay olmadı. Ama,
kayıtsızlığının mal olduğu şeyin farkındalığı ile gelen suçluluğu içinde bulmak
zor değildi. Deniyordu. İnsanları gördüğünden emin olmaya çalışıyordu. Ufak
detayların farkında olduğundan… Arkadaşları, özellikle Moo Yul, ona yolunu bulmada
yardım ediyordu. Arkadaşlar… Bu kelime ne zaman ağzından çıksa, geride tuhaf
bir tat bırakıyordu. Hani bir yemeği ilk defa tadarsınız da tadını nereye
koyacağınızı bilemezsiniz ya… Yine de, onların varlığıyla her şey daha renkli
görünüyordu. Belki de sadece Mi Reu’nun saçı yüzündendi. Bilmiyordu. Ama
hayatta, insanların çözülemez dediği denklemleri çözmekten daha tatmin edici şeyler
olduğunu düşünmeye başlıyordu.
- eve dönüş
Bir sonraki Noel, haddinden erken geldi. Eun Sung önündeki
forma baktı. “Eve gidecek”in yanına bir çarpı vardı. Okulda kalmayacaklardı.
Tabii hiçbiri buna istekli değildi, en azından açık açık, ama cezbediliciği
yadsınamazdı. Annesinin düşüncesi okulun soğuk koridorlarından daha sıcak
hissettirmiyordu. İkisi de Eun Sung’un hayatının bir sır uğruna feda edildiğini
ömürleri boyunca hatırlayacaklardı.
“İyi
olacak mısın?” diye sormuştu Moo Yul önceki gün, eve gidecekleri kararını
aldıklarında.
“Evet,”
demişti Eun Sung çabucak, bir yandan jiletini sakladığı cüzdanıyla oynarken.
- keder ve korku yok olduğunda
Polis soru sormayı bırakalı üç
kış geçmişti. Moo Yul en başından beri o gece yaşananların asla su yüzüne
çıkmayacağını biliyordu. Ama acabalar,
polis onları bilgi için sıkıştırmayı bırakana kadar midesini dürtüp onu kusacak
gibi hissettirmeyi bırakmadı. Her sene Yoon Su’nun mezarını ziyaret ettiğinden
emin oldu ve her seferinde Kim Yo Han’ınkini ziyaret edecek gibi oldu. Çünkü o biliyordu.
Moo Yul artık o sekiz güne dönüp
baktığında keder ya da korku hissetmiyordu. Ama hissetmediği bir duygu daha
vardı ve Kim Yo Han bunun olacağını biliyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder