İzlemekte Olduklarım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İzlemekte Olduklarım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Ocak 2015 Perşembe

Tanıtım ~ "Healer"


Nereden çıktın sen Healer?

Fragmanını ilk gördüğümde Mirror's Edge oyununun konseptinin tamamen alındığını fark edip biraz huzursuz olmuştum. Gerçekten çok güzel bir konsept olmasına rağmen bu kadar bariz bir "esinlenme" söz konusu olunca en azından oyuna ufak bir teşekkür edilmesi gerekliydi bence. Bu yüzden diziyi hem merak etmiş (Mirror's Edge'i gerçekten çok severek oynamıştım) hem de güzel olup olmayacağından emin olamamıştım.

Ancak dizi başladıktan sonra hiçbir şüphem kalmadı. Healer tam anlamıyla harikulade. Aksiyon, romantizm ve komedi dengesi çok iyi sağlanmış. Uzun zamandır hiçbir Kore dizisi bu kadar kalbimi attırmamış, bu kadar ekran başında kıkırdamama ve mutlu olmama neden olmamıştı. Kore dizileri hakkında sevdiğim her şeyi yeniden bana hatırlattı Healer.


Healer'ın konusu kısaca şöyle:
Jung Hoo (Ji Chang Wook) isimli ana karakterimiz "gece kuryesi" ismini taşıyan bir meslek sahibidir. Bu kuryeler, özel olarak eğitilmiş, dövüş konusunda yetenekli ve çatıdan çatıya atlayabilmek gibi uçuk becerileri olan insanlar. (*öhö* Mirror's Edge *öhö* Cidden, dizinin ana müziği bile Mirror's Edge'in ana müziğine benziyor. Neyse.) Jung Hoo'nun takma adı Healer ve gece kuryeleri arasında dünyanın en iyisi. Kimse onun neye benzediğini bilmiyor ve aynı şekilde o da kurye işlerini hiçbir soru sormadan, kim için çalıştığını bile öğrenmeden hallediyor. Karşılıklı bir gizlilik söz konusu yani. 
Jung Hoo'nun tek hayali kendisine bir ada satın almak ve orada yalnız yaşamak. Tek irtibatı olan insanlar "Ahjumma" diye seslendiği hacker patronu ve getir götür işlerini yaptırttığı yardımcısı Dae Young. 
Jung Hoo'nun aldığı görevlerden biri de Chae Young Shin (Park Min Young) isimli bir kızın DNA örneğini almak. Young Shin, evlatlık verilmiş, sevecen bir babayla yaşayan ve sınavlarında çok başarılı olmayıp ortalama bir üniversiteden mezun olmuş olsa da bir gün dünyaca ünlü bir muhabir olma hayali kuran bir kız. Bunun için yılmadan savaşmaya kararlı. 
Kim Moon Ho (Yoo Ji Tae) ise Young Shin'in hayran olduğu Kore'nin en ünlü muhabiri. Jung Hoo'yu, Young Shin'in DNA örneğini alması için tutan kişi de Moon Ho'dan başkası değil. 
Bu üç karakterin haberdar olmadıkları ortak bir geçmişi var ve büyüklerin yaptığı hataları çözmek, kendilerini tanımak ve bir fark yaratmak işi onlara düşüyor. 

Diziyi özetlemek gerçekten çok zor. Geniş bir karakter yelpazesi var ve hepsinin geçmişi, anlatacak bir hikayesi var. Bu yüzden sadece bu kısa tanıtım diziyi hakkıyla açıklamaya yetmiyor. Ancak size şunu söyleyebilirim ki dizi hakkında en ufak bir şüpheniz varsa, hepsini bir yana bırakın ve diziyi izlemeye koyulun. Jung Hoo siz daha ne olduğunu anlamadan kalbinizi çalacak ve Young Shin'i de bağrınıza basacaksınız. Bir sonraki bölümü beklerken saç baş yolmamaya çalışmak da cabası.

O yüzden hiç tereddüt etmeyin ve en yakın Kore dizisi izleme kaynağınıza gidip ilk bölüme gömülün.

7 Haziran 2013 Cuma

Yorumlar: I Hear Your Voice - 1. Bölüm

Bir süredir "Hadi Yuna, kalk bir şeyler yaz," diye kendimi teşvik etmeye çalışıyorum. Zira aynı anda hiç izlemediğim kadar drama izliyorum şu sıralar. Hepsi hakkında diyeceklerim var olmasına var ama hiçbiri hakkında oturup yazacak kadar motivasyonum yoktu açıkçası. Gu Family Book'u severek izlememe rağmen tamamen potansiyelini çöpe atan bir dizi korkarım. Güzel, keyifli, sürükleyici ve gerçekten mükemmel olabilecek kadar malzemesi olan bir dizi. Ancak potansiyelini kullanamadı ve kusursuz olabilecekken iyi oldu sadece. Son altı bölümde neler değişir bilmiyorum. Yine de dört gözle bekliyorum elbette.

Dating Agency: Cyrano'ya gelince, o da oldukça hoş. Yine de, belki konuşmak için çok erken ama, karakterlerle herhangi bir bağ kuramadım. Daha önceki Flower Boy dizilerinin sahip olduğu ruha sahip değil sanki. (Gerçi K-indie şarkılar kullanarak kalbimi fethetmeye çalışıyorlar.) Umarım ilerleyen haftalarda toparlar.
Gelelim yazımın asıl kahramanına: I Hear Your Voice. Ben bu diziyi şimdiden çok sevdim! Zaten başkalarının düşüncelerini okuyabilmek konusu oldukça ilgi çekici... İyi işlendiğinde keyif almamam için hiçbir neden yok. Ayrıca karakterlerle direkt bağ kurabildim. (Evet, bu benim için önemli bir unsur.) Bunda bölümün yarısından çoğunu kapsayan geçmiş sahnelerinin etkisi büyük. Hye Sung ve Soo Ha'nın bugün neden böyle insanlar olduğunu, hayatlarında yaptıkları seçimleri neden yaptıklarını, karakterlerini ve birbirlerine ne ifade ettiklerini çok güzel bir şekilde izleyiciye vermeyi başarmışlar.

Oska Kwan Woo'yu da daha fazla görmek için sabırsızlanıyorum. Saf ve geveze Kwan Woo ile kötümser ve alaycı Hye Sung'un etkileşimlerini çok büyük keyifle izleyeceğime eminim.
Soo Ha'nın Hye Sung'a olan platonik aşkı ise son zamanlarda şahit olduğum en sevimli şey olabilir. Kıyamam ben sana. Umarım Kwan Woo yüzünden kalbi çok kırılmaz. Ne zaman kalbinin iyileşmesine ihtiyacın olursa Yuna burada Soo Ha... Öhöm.

Sonuç olarak, çok büyük ihtimalle kafanızı daha çok karıştırmakla beraber, I Hear Your Voice'ın sevimli ve izlenesi bir dizi olduğuna inanıyorum. İlk bölüm tamamen hikayenin tabanını oluşturmak üzereydi. İkinci bölümün de karakterlerimizin tamamen bir araya gelmesini sağlayacağını düşünüyorum. Haftaya ise Soo Ha'nın babasıyla ilgili gizemlere hafiften yelken açacağımıza inanıyorum. Bakalım artık. Umarım böyle devam edersin I Hear Your Voice. Ben seni çok sevdim.

29 Mayıs 2013 Çarşamba

İzlemekte Olduklarım: Dating Agency; Cyrano

Yeni Flower Boy draması haberleri yayılır da Yuna sessiz kalır mı? (Bu haberi yapmak için geç kaldığım gerçeğini görmezden geliyoruz.) Kore dizilerinin başına gelen en güzel şeylerden biri şu flower boy dizileri... Bilmeyenler için, flower boy -ya da resmî adıyla Oh!Boy- tvN isimli bir kablolu kanalın yakışıklı genç erkeklerden oluşan diziler serisine verdiği isim. Ancak bu dizilerin en büyük özelliklerinden birisi gerçekten enfes senaryoları ve anında bağ kuracağınız anlamlı karakterleri olması. Flower Boy Ramyun Shop ile başlayan seri, mükemmel ve favori Kore dizilerimden olan Shut Up! Flower Boy Band ile devam etmiş ve en son da Flower Boy Next Door ile kalbimizi ısıtmıştı.
Şimdi de Dating Afency; Cyrano ile yakışıklı erkeklerimiz, ve umarız,  enfes senaryolar ve karakterler geri döndü. Cyrano Agency filminden uyarlama olan dizimiz, film de bir webtoondan uyarlamaydı gerçi, eski bir tiyatroyu kurtarmak amacıyla para kazanmak için çöpçatanlık yapan bir şirketin hikayesini anlatıyor. Oyuncular olarak ünlü oyuncu Lee Jong Hyuk, SNSD'den Choi Soo Young ve karizmatik Lee Chun Hee'yi başrolde izliyoruz. Onlara Jo Yoon Woo ve sabah uyandığımda yatağımda yanımda görmek istediğim insanlar listesinde bulunan Hong Jong Hyun eşlik ediyor. (Direkt tüm White Christmas oyuncuları listemde bulunmakta. Evet, Esom dahil.)
İlk bölüm son derece eğlenceliydi. Birkaç bölüm sonra diziye tam olarak ısınıp ısınmadığıma karar verebilirim sanırım. Gerçi, eğer söz konusu Flower Boy serisi ise sorgulamadan diziye dalacak bir insanım ben. (Shut Up! Flower Boy Band içime sonsuza dek işledi.) Umarım hayal kırıklığına uğramam. En iyisi tahtaya vuralım ve dizinin tadını çıkaralım.

18 Ocak 2013 Cuma

Yorumlar: Flower Boy Next Door - İlk Dört Bölüm


Eğer Flower Boy Next Door'u siz de izlemeye başladıysanız, diziye bayıldığımı tahmin etmişsinizdir. Sevmeyecek ne var ki! Derinlikleri olan karakterler, dozunda kahkaha, dozunda hüzün, ilgi çekici bir hikaye ve yakışıklı erkekler. Eğer başlamadıysanız, ne duruyorsunuz!
İtiraf etmeliyim ki dört gözle beklediğim son iki dizi de hayal kırıklığı olunca (Dream High 2 ve Big. Ah Big...) bu dizi için heyecanlandığım anda içimi bir korku da kaplıyordu. Mutluyum ki tvN, Flower Boy serilerindeki tutarlılığını bozmadı ve yine izlenmeye doymayacak bir dizi sundu bize. Aman tahtaya vuralım. Ben açmayayım şom ağzımı. Zira daha 12 bölüm var önümüzde! Yarısında senarist değişikliğine gidip dibe vuran bir dizi gördü bu bünye... (Mary Stayed Out All Night ne de güzel başlamıştı oysa ki!)
Ama çok şükür Flower Boy Next Door, ne yaptığını biliyor gibi görünüyor...
Dizinin tanıtımını yaparken yanlış öğrendiğim bazı şeyler olmuş. Go Dok Mi'nin dikizlediği kişinin Oh Jin Rak olduğunu okumuştum ama diziyi izlediğimizde başkası olduğunu görüyoruz. Muhtemelen dizi öncesi yayınlanan bilgiler çok net olmadığı için internette böyle bir yanlış anlaşılma olmuş. Her neyse, Oh Jin Rak karakterini şu anki haliyle daha çok sevdiğimi söylemeliyim. Neyse aceleci davranmayayım. Ona da sıra gelecek ama karakterlere yorumlarıma -yazının devamında- ana karakterimiz Go Dok Mi ile başlamak istiyorum.

4 Nisan 2012 Çarşamba

İzlemekte Olduklarım: The King 2 Hearts

Blog yeni olduğu için daha neyi nasıl yapacağımı bilemiyorum. Ama bitirmediğim, izlemekte olduğum dramalar hakkında da yazmayı çok istiyorum. Bittikten sonra daha ayrıntılı bir yazı eklerim belki. Yavaş yavaş oturacak bu işler, hehe.
Her neyse, dramamıza geçelim. The King 2 Hearts; ilk tanıtımları çıktığında, Ha Ji Won hariç hiçbir şekilde ilgimi çekmemiş bir dramaydı. O zamanlar Lee Seung Gi'yi bilmiyordum tabii. (Ah cehalet.) My Girlfriend is a Gumiho'yu bitirdikten sonra güncel bir dramaya başlama düşüncesiyle yeni dramalara göz atarken "Aaaa Ha Ji Won'un yanındaki Lee Seung Gi'ymiş!" diye haykırarak The King 2 Hearts'a dalış yaptım.

Dizi, Güney Kore'de hala krallığın olduğu alternatif bir evrende, ülkeler arası orduların yarıştığı bir yarışma için Kuzey Kore ve Güney Kore'nin birleşmiş bir takım oluşturmasını ve bu takımın üyelerinin birbirleriyle etkileşimlerini anlatıyor. Bu takımda erkeksi bir Kuzey Kore askeri olan ve bu nedenle aşktan yana hiç şansı gülmeyen Kim Hang Ah (Ha Ji Won) ile Güney Kore prensi Lee Jae Ha (Lee Seung Gi) de bulunmaktadır. Ve çeşitli olayların ardından ikisinin evlendirilmesine karar verilir.
Dramanın adı hiçbir dilde hiçbir anlama gelmiyor. Afiş ve isim yine izleyiciyi yanlış yönlendiren öğeler olmuş. (Başka bir örneği için bkz. Shut Up: Flower Boy Band) Çünkü The King 2 Hearts bir Kuzey Koreli asker ile Güney Kore prensinin ayarlanmış evliliğini anlatmasına rağmen basit bir aşk hikayesinden çok daha fazlası gibi duruyor şu anda. Daha dört bölümünü izledim (beşincisi bugün çıktı) gerçi. Ama şu anda Kuzey Kore ve Güney Kore'nin durumunu güldürerek düşündürme yoluyla izleyiciye aktarması ile kalbimi kazandı. İkisi arasındaki çocuksu çekişmeyi ve tüm sorunların birbirlerinin farklılıklarını kabul etmemelerinden doğmasını çok güzel bir şekilde yansıtmışlar. Basit bir aşk draması olmadığı için (kabul ediyorum, zaman zaman tek ihtiyacımız olan basit bir aşk draması olabiliyor) ve önemli noktalara değindiği, güldürürken düşündürdüğü için bu drama hakkında ümitliyim.
Yeni bölümün altyazıları çıksa da izlesek.